Mücadelemiz Başarımızı Belirler
Gürbüz Grup Satış Direktörü Nilay Gürbüz, “Beyaz eşya sektöründe sürekli artan yeni bayiler ve teknoloji
marketlerin fiyat politikası bizleri birçok zaman, agresif pazarlama stratejilerine itse de bizler, satışların artı/eksi
olduğu tüm zamanlarda mücadele etmek zorundayız çünkü, mücadele bizlerin başarısını belirler. Bizim için
değişim ve büyüme, Gürbüz Ailesi için olmazsa olmazımızdır.” diyor.
Gürbüz Grup Yönetim Kurulu Başkanı Şaban
Gürbüz’ün kızı ve Gürbüz Grup Satış Direktörü Nilay
Gürbüz’le çalışma hayatına başlangıcı, eğitimi, çalışma
felsefesi, stratejileri, perakendeciliğe bakış açısı ve
hedefleriyle ilgili görüştük. Şaban Gürbüz, kızını , “Bu
babanın bu kızı, yeni neslin bizim sektörümüzdeki en
dinamik lideri “şeklinde tanımlıyor.
Nilay Gürbüz’ü tanıyabilir miyiz?
1988 İstanbul doğumluyum. Lisans eğitimimi, Bilgi
Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümünde gerçekleştirdim. İşletme bölümünde de yüksek lisansımı tamamladıktan sonra, şirketimizde göreve başladım. İstek
Vakfı Atanur Oğuz Lisesi’nde eğitim görürken, her
okul dönemi bittiğinde, yaz aylarının başında babamla beraber işe giderdik ve bu yaz aylarındaki 3 aylık iş
dönemlerim, üniversitede de her boş anımda işe gelip
gitmemle devam etti. Aslında, hayatımda değişen çok
şey olmadı sadece, gidecek yerim arttı, çalışma arkadaşlarımız çoğaldı. Hala her sabah babamla kahvaltı
yapar, evden beraber çıkarız.
Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Çok iyi bir dinleyici ve gözlemciyim. En yakın arkadaşı
kız kardeşi olan, her boş anında elinin altındaki kitapları okuyan ve muhtemelen çok fazla uyuyamayan,
yaşıtlarına göre fazla enerjik olan biriyim
Gürbüz Grup’taki görev ve pozisyonunuz nedir?
Sanırım babama göre, “babamın yedeğiyim” ama title
olarak, Satış Direktörü ve Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısıyım. Şirketimizin içerisinde de baba-kız
çalışma sistemimiz şöyledir: Şaban Gürbüz, milliyetçi
ve gelenekselci yaklaşımla, genel olarak, işe ihtiyacı olan kişileri yetiştirerek, şirketimize kazandırma
yöntemini tercih ediyor. Bense daha çok profesyonel
yönetim anlayışıyla, interaktif, bilgili ve tecrübeli kişilerle çalışmayı seçiyorum. Dışarıdan danışmanlık
hizmeti alıyorum. Bu açıdan, Gürbüz Grup şu anda,
babamın sağındaki 15-20 yıllık çalışma arkadaşları ile
benim solumdaki profesyonel kadronun birleşmesiyle aktif halde.
Siz kadın kimliğiniz ve ikinci jenerasyon
olarak Gürbüz Grup’taki görevinize başladığınızda, gözünüze ilk çarpan neydi?
Gürbüz Grup’ta çalışmaya başladığım zaman, ilk dikkatimi çeken unsur, şirketimizde en çok çalışan kişinin
babam olmasıydı. Bu bana göre çok yanlıştı çünkü,
artık küçük yaştan beri çalışıp çabalayan o kişinin,
başarılarının sonucunu yaşaması, bedenen dinlenmesi
ve hayat kalitesini artırması gerekiyordu. İlk yapmam
gereken, işi doğru insanlarla delege etmek ve işleyişin
bireye değil, sisteme bağlı çalışmasını sağlamaktı
Nasıl bir iş stratejisi geliştiriyorsunuz?
Türk ekonomisinde, özellikle KOBİ’ler açısından dikey
büyümede şöyle bir sıkıntı var: Biz, hızlı yükseliyoruz,tavana çarpıp aşağı düşüyoruz. Oysa, en dikey noktaya
sağlam ve az riskli bir şekilde çıkıldığı andan itibaren,
yatay büyümeye geçilmesi gerekiyor. Benim yapmak
istediğim, riski kendi grup bünyemizde dağıtıp, yeni iş
alanlarından gelir sağlamak ve bunun sorumlu olduğumuz kişilere, markalarımıza, bize bağlı olan herkese
adaletli kazandırılmasına yol açmak.
Beyaz eşya sektörü açısından adaletin açılımını yapar mısınız?
Beyaz eşya sektöründe öyle bir hiyerarşi var ki; patronlar markadan istiyor, yöneticiler patrondan istiyor,
mağaza müdürleri yöneticilerinden istiyor, çalışma arkadaşlarımız da kendi müdürlerinden istiyor. İnsanların sürekli bir istekte bulunmaları, bazı uygulamaların
dengesiz oluşundan kaynaklanıyor. Bu çerçevede biz,
grubumuz içindeki prim sistemlerini değiştiriyoruz.
Markadan isteklerimizi, herkesin lehine olacak şekilde sunuyoruz. Bu şekilde de hem kendi içimizdeki
riski dağıtıyoruz hem de kazan-kazan yaklaşımına
geçiş yapıyoruz. Böyle olunca, çalışma arkadaşlarımız, “Şirketim daha çok kazansın ki ben kazanayım”
şeklinde düşünmeye başlıyor. Eskiden çalışanların tek
düşündüğü şey kendi kazançlarıydı. Ama şimdi, bütün
arkadaşlarımız, sahip oldukları aidiyet duygusuyla,
“Gürbüz bizim şirketimiz” diyor
Adalet temasıyla, çalışanlarınıza yönelik
nasıl bir sistem geliştiriyorsunuz?
Gürbüz Grup bünyesinde yer alan mağazalardan birisinin ciro oranı yüksekken, diğerinin az sayıda müşteri
girmesi nedeniyle ciro oranı düşükse, bu durumu doğrudan çalışanların performansına bağlamıyoruz. Bağlı
oldukları yöneticilerle performans değerlendirmesi
(PD) yapıyoruz, ciro oranı düşük mağazalarımızdaki
satış temsilcisinin performanslarını, müşterilere nasıl hizmet ettiklerini söylemler, söylemlerin takibindeki
eylemler, gözlemlerimiz ve müşteri anketlerimizle objektif bir şekilde her ayın 1-5 i arası 9 yöneticimizden
oluşan kurulumuzda değerlendiriyoruz.
Sizin Gürbüz Grup’a getirdiğiniz değişim ve
yenilikleri nasıl tarif edersiniz?
Babam, hep yanında olan insanlarla ilerlemeye çalıştı.
Bu noktaya kadar gelebildi. Ben ancak, babamın açtığı
yol kadar ilerleyebilirdim. Çünkü ilerlediğim yolun
sonu, şu an benim babamın geldiği yer. Ben oraya
gelmek istemiyorum. Ben babamın elinden tutup,
“Gel babacığım, buradan sonrası benim, şimdi ben
senin yolunu ilerleteceğim ” demek istiyorum. Perakende sektörünü biraz zihniyetimizle biraz da gelişen
teknolojik yatırımlarla modernleştiriyoruz. İlk adımımız, bünyemizdeki markalarımızdan oluşan whatsapp
gruplarımız. İletişim (mail kirliliği) eksikliğini gidermek
ve anında aksiyon almak için gruplar kurduk. Şu an,
benim telefonumda Gürbüz’ü yönetmemize yardım
eden, yönetim kurulu grubumuz, mağaza müdürleri
grubumuz, sosyal medya ekibimizin grubu ve her
markanın sorumlusu ve ekibiyle oluşan whatsapp
gruplarımız var. Benim için en önemlisi, depo ve
muhasebenin olduğu grup çünkü, bir şirketin temel
taşıdır o iki birim. Biz değişimi, biraz daha iletişimi
iyileştirerek yapıyoruz
Size göre, perakendecilikte iletişimin önemi nedir?
Doğru iletişim bizleri, hatalara değil çarelere yöneltir.
Müşterilerimiz mağazalarımızdan içeri girdiğinde, ilk
olarak aradıkları şey güler yüz, doğru karşılama kelimeleri, saygı ve coşku. Coşku, zekadan daha önemlidir
çünkü, motivasyon bizlerden arkadaşlarımıza geçtiğinde, müşterilerimize daha net daha çözüm odaklı