Çağrı Merkezi: 444 22 92 Destek Hattı: +90(533) 650 66 25
Türkçe

tr

Dil Seçimi

Dil Seçimi

0 Ürün Sepeti Gör

Sepetinize ekli ürün bulunmamaktadır.

Mücadelemiz Başarımızı Belirler!

Gürbüz Grup Satış Direktörü Nilay Gürbüz; Başarımızın Sırlarını Dağıtım Kanalı Dergisine Anlattı!

Gürbüz Grup Satış Direktörü Nilay Gürbüz, “Beyaz eşya sektöründe sürekli artan yeni bayiler ve teknoloji marketlerin fiyat politikası bizleri birçok zaman, agresif pazarlama stratejilerine itse de bizler, satışların artı/eksi olduğu tüm zamanlarda mücadele etmek zorundayız çünkü, mücadele bizlerin başarısını belirler. Bizim için değişim ve büyüme, Gürbüz Ailesi için olmazsa olmazımızdır.” diyor.

Gürbüz Grup Yönetim Kurulu Başkanı Şaban Gürbüz’ün kızı ve Gürbüz Grup Satış Direktörü Nilay Gürbüz’le çalışma hayatına başlangıcı, eğitimi, çalışma felsefesi, stratejileri, perakendeciliğe bakış açısı ve hedefleriyle ilgili görüştük. Şaban Gürbüz, kızını , “Bu babanın bu kızı, yeni neslin bizim sektörümüzdeki en dinamik lideri“ şeklinde tanımlıyor.

Nilay Gürbüz’ü tanıyabilir miyiz?

1988 İstanbul doğumluyum. Lisans eğitimimi, Bilgi Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümünde gerçekleştirdim. İşletme bölümünde de yüksek lisansımı tamamladıktan sonra, şirketimizde göreve başladım. İstek Vakfı Atanur Oğuz Lisesi’nde eğitim görürken, her okul dönemi bittiğinde, yaz aylarının başında babamla beraber işe giderdik ve bu yaz aylarındaki 3 aylık iş dönemlerim, üniversitede de her boş anımda işe gelip gitmemle devam etti. Aslında, hayatımda değişen çok şey olmadı sadece, gidecek yerim arttı, çalışma arkadaşlarımız çoğaldı. Hala her sabah babamla kahvaltı yapar, evden beraber çıkarız. 

Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Çok iyi bir dinleyici ve gözlemciyim. En yakın arkadaşı kız kardeşi olan, her boş anında elinin altındaki kitapları okuyan ve muhtemelen çok fazla uyuyamayan, yaşıtlarına göre fazla enerjik olan biriyim

Gürbüz Grup’taki görev ve pozisyonunuz nedir?

Sanırım babama göre, “babamın yedeğiyim” ama title olarak Satış Direktörü ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısıyım. Şirketimizin içerisinde de baba-kız çalışma sistemimiz şöyledir: Şaban Gürbüz, milliyetçi ve gelenekselci yaklaşımla, genel olarak, işe ihtiyacı olan kişileri yetiştirerek, şirketimize kazandırma yöntemini tercih ediyor. Bense daha çok profesyonel yönetim anlayışıyla, interaktif, bilgili ve tecrübeli kişilerle çalışmayı seçiyorum. Dışarıdan danışmanlık hizmeti alıyorum. Bu açıdan, Gürbüz Grup şu anda, babamın sağındaki 15-20 yıllık çalışma arkadaşları ile benim solumdaki profesyonel kadronun birleşmesiyle aktif halde.

Siz kadın kimliğiniz ve ikinci jenerasyon olarak Gürbüz Grup’taki görevinize başladığınızda, gözünüze ilk çarpan neydi?

Gürbüz Grup’ta çalışmaya başladığım zaman, ilk dikkatimi çeken unsur, şirketimizde en çok çalışan kişinin babam olmasıydı. Bu bana göre çok yanlıştı çünkü artık küçük yaştan beri çalışıp çabalayan o kişinin başarılarının sonucunu yaşaması, bedenen dinlenmesi ve hayat kalitesini artırması gerekiyordu. İlk yapmam gereken, işi doğru insanlarla delege etmek ve işleyişin bireye değil, sisteme bağlı çalışmasını sağlamaktı.

Nasıl bir iş stratejisi geliştiriyorsunuz?

Türk ekonomisinde, özellikle KOBİ’ler açısından dikey büyümede şöyle bir sıkıntı var: Biz, hızlı yükseliyoruz, tavana çarpıp aşağı düşüyoruz. Oysa, en dikey noktaya sağlam ve az riskli bir şekilde çıkıldığı andan itibaren yatay büyümeye geçilmesi gerekiyor. Benim yapmak istediğim, riski kendi grup bünyemizde dağıtıp, yeni iş alanlarından gelir sağlamak ve bunun sorumlu olduğumuz kişilere, markalarımıza, bize bağlı olan herkese adaletli kazandırılmasına yol açmak.

Beyaz eşya sektörü açısından adaletin açılımını yapar mısınız?

Beyaz eşya sektöründe öyle bir hiyerarşi var ki; patronlar markadan istiyor, yöneticiler patrondan istiyor, mağaza müdürleri yöneticilerinden istiyor, çalışma arkadaşlarımız da kendi müdürlerinden istiyor. İnsanların sürekli bir istekte bulunmaları, bazı uygulamaların dengesiz oluşundan kaynaklanıyor. Bu çerçevede biz, grubumuz içindeki prim sistemlerini değiştiriyoruz.

Markadan isteklerimizi, herkesin lehine olacak şekilde sunuyoruz. Bu şekilde de hem kendi içimizdeki riski dağıtıyoruz hem de kazan-kazan yaklaşımına geçiş yapıyoruz. Böyle olunca, çalışma arkadaşlarımız, “Şirketim daha çok kazansın ki ben kazanayım” şeklinde düşünmeye başlıyor. Eskiden çalışanların tek düşündüğü şey kendi kazançlarıydı. Ama şimdi, bütün arkadaşlarımız, sahip oldukları aidiyet duygusuyla, “Gürbüz bizim şirketimiz” diyor

Adalet temasıyla çalışanlarınıza yönelik nasıl bir sistem geliştiriyorsunuz?

Gürbüz Grup bünyesinde yer alan mağazalardan birisinin ciro oranı yüksekken diğerinin az sayıda müşteri girmesi nedeniyle ciro oranı düşükse, bu durumu doğrudan çalışanların performansına bağlamıyoruz. Bağlı oldukları yöneticilerle performans değerlendirmesi (PD) yapıyoruz, ciro oranı düşük mağazalarımızdaki satış temsilcisinin performanslarını, müşterilere nasıl hizmet ettiklerini söylemler, söylemlerin takibindeki eylemler, gözlemlerimiz ve müşteri anketlerimizle objektif bir şekilde her ayın 1-5’i arası 9 yöneticimizden oluşan kurulumuzda değerlendiriyoruz.

Sizin Gürbüz Grup’a getirdiğiniz değişim ve yenilikleri nasıl tarif edersiniz?

Babam, hep yanında olan insanlarla ilerlemeye çalıştı. Bu noktaya kadar gelebildi. Ben ancak, babamın açtığı yol kadar ilerleyebilirdim. Çünkü ilerlediğim yolun sonu, şu an benim babamın geldiği yer. Ben oraya gelmek istemiyorum. Ben babamın elinden tutup, “Gel babacığım, buradan sonrası benim, şimdi ben senin yolunu ilerleteceğim ” demek istiyorum. Perakende sektörünü biraz zihniyetimizle biraz da gelişen teknolojik yatırımlarla modernleştiriyoruz. İlk adımımız, bünyemizdeki markalarımızdan oluşan Whatsapp gruplarımız. İletişim (mail kirliliği) eksikliğini gidermek ve anında aksiyon almak için gruplar kurduk. Şu an, benim telefonumda Gürbüz’ü yönetmemize yardım eden, yönetim kurulu grubumuz, mağaza müdürleri grubumuz, sosyal medya ekibimizin grubu ve her markanın sorumlusu ve ekibiyle oluşan Whatsapp gruplarımız var. Benim için en önemlisi, depo ve muhasebenin olduğu grup çünkü, bir şirketin temel taşıdır o iki birim. Biz değişimi, biraz daha iletişimi iyileştirerek yapıyoruz.

Size göre perakendecilikte iletişimin önemi nedir?

Doğru iletişim bizleri, hatalara değil çarelere yöneltir. Müşterilerimiz mağazalarımızdan içeri girdiğinde, ilk olarak aradıkları şey güler yüz, doğru karşılama kelimeleri, saygı ve coşku. Coşku, zekadan daha önemlidir çünkü motivasyon bizlerden arkadaşlarımıza geçtiğinde, müşterilerimize daha net daha çözüm odaklı.

Yorum Yap